Bookmark and Share
RAVZAGÜLLERİ   HABERLER

NAMAZ

"Kulun namazda aklına bir hayır gelse, hemen onu yapmaya koşmalıdır. Bu, Allah'a ensevimli olan şeylerdendir. Çünkü O, bunu kendisi için en sevimli yerde/namazdakuluna hatırlatmıştır.

Namaz kılan kimse kötü ve gazaba vesile olan basit ve beğenilmeyen işlerihatırlamışsa ondan süratle sakınmalıdır. Çünkü o, kulu Allah'ın yakınlığındanuzaklaştıran bir şeydir. Onu kula ibadet yerinde hatırlatması bir azarlama,yanlışlığını itiraf ettirme anlamı taşıdığı gibi ayıplama ve uyarı da olabilir.Bunu terk etmek Allah'a yaklaştıran sebeplerdendir. Bu kulun Yüce Rabbine güzelicabet ettiğini gösterir. Bu kulun Allah'a ulaşmada takip edeceği bir yoludur.

Kulun aklına bir boş temenni, bir heva/kötü arzu gelir veya geçmiş veyagelecekle ilgili herhangi bir düşünce doğarsa bilmelidir ki, bu düşmanı olanşeytandan gelen bir vesvesedir. Ona olan hasedinden dolayı kendisini böylemeşgul etmektedir. Bu şekilde onun, namazın rükünlerine kalbi ile iştiraketmesini engellemek ve kalbinin Allah'a münacaatta bulunmasından meşgul etmekister. Şeytan bu yolla ona zarar veren şeylerle meşgul ederek, faydalışeylerden perdelemek ister. Bununla onu namazın zikirlerinin her birindehatırlanması gereken tedebbür/okuduğunu anlamak, tazim, hamd, dua veistiğfardan mahrum etmek ister.

Eğer aklına geçim işi, ne yapacağım endişesi ve duasında istediği şeyleri nasılelde edeceği düşüncesi gelirse, bunun nefis tarafından olduğunu bilmelidir. Butür şeyleri düşünmesi nefsinin kendisine dünya ile ilgili konularda verdiğivesveseden kaynaklanmaktadır.

Namaz kılanın aklına mahzurlu bir arzu veya isyan düşüncesi gelirse bu helak veuzaklaşma sebebidir. Bu tür düşünceler, insanı azdıran düşmanın/şeytanın onuçepeçevre sarması sonucu nefs-i emmarenin bir sıfatı olarak meydana gelir. Budurum ilahi huzurdan uzaklaşma ve perdelenme alametidir. O aynı zamanda kulungazaba uğramasının, Allah'ın hoşnutluğundan uzaklaştırılmasının ve kendisindenyüz çevrilmesinin bir delilidir.

Kul, namazda bu tür düşüncelerle yüzyüze gelince, hemen bunları zihninden yoketmeye, nefsin vesvese ve fısıltısını kesmeye çalışması gerekir. Kul, bu türdüşüncelerin kalbinde ortaya çıkmasına imkan vermemelidir, yoksa onlarkendisine sahip ve hakim olur. Aklı ile onlara kulak vermemesi gerekir, aksidurumda bu düşünceler onu iyice sarar. Onlara kalbiyle katılmamalı,uzatmamalıdır; yoksa bu düşünceler onu zikir ve kalp uyanıklığındanuzaklaştırıp cehalet ve gaflete götürür
Namaz kılan kimsenin kalbine yapılması ertelenmiş herhangi bir hayır düşüncesidoğarsa, onu kesin olarak yapmaya niyet etmelidir. Çünkü bu ona hatırlatılmışve kendisinden yapılması istenilmiştir. Sadece niyet edip namaza devam etmeli:"bu iş nasıl, ne zaman olacak, onu nasıl yapacağım?" gibidüşüncelerle meşgul olmamalıdır. Böyle yaparsa, gelecekteki işleri tedbiretmekle meşgul olup o anda yönelmesi gereken asıl işini kaçırmış olur. Bu daşeytanın onun namazından çalması ve kendisine tuzak kurmasıdır.
Bu konuda Hz. Resûlullah'tan (s.a.v) şu durumlar rivayet edilmiştir. Resûlullah(s.a.v) namazda iken üzerinde bulunan cübbesinin işlemeleri dikkatini çektiğiiçin onu çıkarmış ve:

"Bubeni namazda meşgul etti" buyurmuştur.( Bkz: Buhari, Salat, 244; Müslim,Mesacid, 61; Ebu Davud, Salat, 168; Nesai, Salat, 187; İbnu Mace, Libas, 1.)

YineAllah Resûlü (s.a.v) bir gün namazda ayakkabısının bağına baktı; bağlar yeniidi, dikkatini çekti. Efendimiz (s.a.v) onun çıkarılmasını ve eski bağlarınıngetirilmesini emretti.( İbnu Mubarek, K. Zühd, No: 383.)

YineAllah Resûlü (s.a.v) bir defasında yeni bir ayakkabı giymişti, namazdaayakkabının güzelliği hoşuna gidince hemen secdeye kapandı ve namazdan sonra:"Gazabına uğramayayım diye Rabbime karşı tevazu gösterip secdeyekapandım" buyurdu. Daha sonra o ayakkabısını çıkarttı ve karşılaştığı ilkdilenciye verdi. Sonra Hz. Ali'ye, kendisine bir çift tüysüz ve sade ayakkabısatın almasını emir buyurdu ve onları giydi.( Zebidi, İthafu's-Sade, III, 204.(Buradaki kayda göre hadisi, Abdulah b. Hufeyf, "Şerefu'l-Fukara"isimli eserinde, zayıf bir senetle Hz. Âişe'den (r.a) rivayet etmiştir)

"Şeytandedi ki: Onları mutlaka saptıracak ve boş kuruntulara aldatacağım."( Nisa4/115.)

Diğer ayette bu manada şöyle buyrulmuştur:

"Onlardangücünün yettiği kimseleri davetinle şaşırt. Süvarilerinle, yayalarınla onlarıyaygaraya boğ. Mallarına ve evlatlarına ortak ol. Kendilerine boş vaadlerdebulun. Aslında şeytan, insanlara aldatmadan başka bir şey vaad etmez."(İsra 17/64.)

Sonra Yüce Allah, şeytanın bu hile ve aldatmasından bazı kullarını hariçtutmuştur. Onlar, Yüce Allah'ın desteği ile şeytana karşı galip gelen, ilahikoruma içinde bulunduklarından ve Allah'ı kendilerine vekil edip O'na tevekkülettiklerinden düşman/şeytan onlara ulaşıp da bir zarar veremez. Bütün bunlar,şu ayetlerde ifade edilmektedir:

"Şurası muhakkak ki, benim ihlaslı kullarım üzerinde senin hiçbir tesirin ve ağırlığınolmayacaktır. Onlara vekil olarak Rabbin yeter."( İsra 17/65.)

"Senikardeşinle destekleyeceğiz ve size öyle bir kudret vereceğiz ki, ayetlerimiz(mucizeler) sayesinde düşmanlar size erişemeyecektir. Siz ve size tabi olanlarüstün geleceksiniz."( Kasas 28/35.)

"Gerçekşu ki, iman edip de yalnız Rablerine tevekkül edenler üzerinde şeytanın hiçbirhakimiyeti yoktur."( Nahl 16/99.)

- Etiketler: , , , , , Gönderen ravzagulleri zaman: 07:27